come up with

  1. (a) (birine) yetişmek, yaklaşmak.
    I came up with them as they were turning the corner: Köşeyi
    dönerken onlara yetiştim. (b) temin/tedarik etmek, sağlamak, (c) (plan, cevap, bir soruna çözüm vb.) bulmak, takdim/teklif etmek, öne sürmek, ortaya atmak.
    We weren't able to come up with any new suggestion. He came up with a better idea.
teori ortaya atmak Fiil
bir teori ortaya atmak Fiil
bir şeye cevap bulmak Fiil
delil ortaya çıkarmak Fiil
düşünmek Fiil
para bulmak Fiil
para denkleştirmek Fiil
fikir bulmak Fiil
ortaya atmak Fiil